RSS

21 Nisan 2017 Cuma

T.S.ELIOT



DÖRT KUARTET
*Yalnız tek bir merkez olduğu halde,insanların çoğu kendi merkezlerinde yaşar.

*Yokuş yukarı ve yokuş aşağı birdir ve birbirinden aynıdır.

Heracleitus

BURNT NORTON (*)

I

Şimdiki zaman ve geçmiş zaman
Belki birliktedir gelecek zamanda,
Ve gel-zamanı kapsar geçmiş zaman.
Zamanların hepsi ölümsüzce varsa
Zamanların hiçbiri kurtarılamaz.
Ne olabilirdi, bir soyutlamadır ki
Sürekli bir olanak halinde kalır
Bir varsayım dünyasında ancak.
Ne olabilirdi ile ne oldu soruları
Tek bir sonu imler ki daima vardır.
Anılarda yankılanır ayak sesleri
Geçitten aşağı ki bizler geçmedik
Hiç açmadığımız kapıya doğru
Gül bahçesine. Sözlerim yankılanır
Böylece, kafanızda.
……………………Ama neden
Tedirgin eder gül tasındaki tozları,
Bilmiyorum.


……………………Öbür yankılar
Çınlar bahçede. İzlesek mi onları?
Çabuk, dedi kuş, bulun onları, bulun,
Tam köşede. Çitteki ilk gedikten,
İlk dünyamıza bizim, izlesek mi
Düzenci ardıçkuşunu? İlk dünyamıza.
Oradaydı onlar, ağırbaşlı, görünmez.
İlerleyerek çiğnemeden ölü yaprakları,
Güz sıcağında, tınlayan havada,
Ve cıvıldadı kuş, yanıtlarcasına
Çalılığa sinmiş duyulmadık müziği,
Ve belirsiz bakış uzandı, çünkü güller
Görülmüş çiçeklerin görünüşündeydi.
Oradaydık konuklarla biz, ağırlanan ve ağırlayan.
Sonra ilerledik, onlar da, tören düzeninde,
Issız bahçe yolundan şimşir çevreli göbeğe,
Çünkü seyredecektik boşaltılmış havuzu.
Kuruydu havuz, kuru beton, boz kenarlı,
Ama havuz günışığından bir suyla doluydu,
Ve nilüfer yükseldi, sessizce, sessizce,
Yüzey parıldadı, sanki yüreğiydi ışığın,
Ve onlar arkamızdaydı, havuzda yansıyarak.
Derken bir bulut geçti ve boşaldı havuz.
Gidin, dedi kuş, çünkü ağaçlar çocuk doluydu,
Coşkuyla gizlenmiş, dokunsan gülecekler.
Gidin gidin gidin, dedi kuş, insanoğlu
Dayanamaz bunca çok gerçeğe.
Geçmiş zaman ve gelecek zaman
Ne olabilirdi ile ne oldu soruları
Tek bir sonu imler ki daima vardır.




II

Sarmısak ve gökyakut çamurda
Dikili dingili pıhtılaştırır.
Kanda titreşen teller hep
Tınlar altında yara izlerinin
Unutturup acısını eski savaşların.
Raks, atardamarlar boyunca
Ve akkanın dolaşıp duruşu
Canlanır akışında yıldızların
Yükselir yaza ağaçlarda
Yürürüz yürüyen ağaç üzre
Yazılı yaprakların ışığında
Ve sırılsıklam toprakta duyarız
Aşağıda, avköpeğiyle yabandomuzu
Eskisi gibi kendi yollarında
Ama barışmışlar yıldızlar arasında.


Durağan noktasında dönen dünyanın. Ne ten ne tensizlik;


Ne bir yerden ne bir yere; durağan noktada, ordadır raks,
Ama ne tutuş var ne hareket. Buna durağanlık demeyin,
Orda geçmişle gelecek birleşir. Ne hareket bir yerden ne de bir yere,
Ne yükseliş ne düşüş. O nokta olmasa, durağan nokta,
Raks olmazdı ki hiç, oysa yalnız raks var.
Ancak diyebilirim ki oradaydık, ama diyernem nerede.
Ve diyernem nice kaldık, bu, zamanını saptamak olur.
İç özgürlüğü bütün güdüsel isteklerden,
Kurtuluş eylem ve çekilerden, kurtuluş iç
Ve dış zorunluluklardan, ama kuşatılmış
Bir duyu kayrasıyla, ak bir ışık durağan ve oynak


Erhebung kımıldanmaksızm, odaklanış (*)
Elenmeksizin, hem yeni bir dünya
Hem de eskisi açıkça belirtip anlattılar
Güdük coşkunluklarının tümlenişiyle,
Nasıl giderildiğini güdük korkularının.
Ama zincirlenişi geçmişle geleceğin
İşlemişken güçsüzlüğüne değişken gövdenin,
İnsanlığı korur cennetten ve cehennemden,
Bunlara da dayanamaz ten.
……………………Geçmiş zamanla gelecek zaman
Bilinçliliğe pek yüz vermez.
Bilinçli olmak zaman içre olmak değildir
Ama yalnız zaman içre gül bahçesindeki an,
Yağmurun dövüp durduğu çardaktaki an,
Sis atında esintili kilisedeki an
Hatırlanır; geçmiş ve gelecekle yoğrulmuş.
Fethedilir zaman, zaman içre ancak.

III

İşte bir hoşnutsuzluk yeri
Zaman öncesi ve zaman sonrası
Loş bir ışıkta: ne günışığı,
Biçimi akıcı durağanlıkla donatır
Gölgeyi geçici güzelliğe dönüştürür
Sürekliliği sezdiren yavaş bir dönüşle;
Ne de karanlık, ruhu arıtmak için
Kösnüyü yoksunlukla söndürür
Sevgiyi geçicilikten kurtarır.
Ne doluluk ne boşluk. Yalnız bir kıpırtı
Zamanın kırıştırdığı asık suratlarda
Şaşırmış şaşkınlıktan şaşkınlıkla
Kaprislerle dolu ve anlamdan yoksun
Abartmalı duygusuzluk, hiç odaklanmadan
İnsanlarla kâğıtçıkları savurur soğuk yel
Esip dururken önceki ve sonraki zamanda,
Yel, soluyup durduğu sakat ciğerlerin
Zaman öncesi ve zaman sonrası.
Hasta ruhların püskürülüşü
Ölgün havaya, uyuşukları
Sürükler yel tararken loş tepelerini Londra'nın,
Hampstead ve Clerkenwell, Campten ve Putney,
Highgate, Primrose ve Ludgate. Yok burada
Yok burada karanlık, bu cıvıldayan dünyada.

………İn daha aşağıya, in doğruca
Sürekli yalnızlık dünyasına,
Dünya dünya değil de şey, o da dünya değil,
İç karanlığı, yoksulluk
Ve yoksunluk maldan mülkten,
Duyu dünyasının kuruması,
Düş dünyasının boşalması,
Ruh dünyasının işlemeyişi;
Bu işin bir yüzü, ötekiyse
Gene aynı, hareket değil ama
Hareketten kaçınma; dünya yol alırken
İstekle, bakımlı yollarında
Geçmiş zamanla gelecek zamanın.

IV

Zaman ve çanlar günü gömdüler,
Kara bulutlar güneşi alıp götürür.
Günebakan döner mi bize; yabanasması
Dönüp eğilir mi bize; filiz ve bahar
Tutunup da dolanır mı?

Soğuk

Parmakları porsukağacının bükülüp
Sarksın mı bize? Yalıçapkınının kanadı
Ses edip ışıktan ışığa susunca, ışık hep
Durağan noktasındadır dönen dünyanın.

V

Sözler kımıldar, müzik kımıldar
Ancak zamanda; ama o, ancak yaşıyor,
Ölebilir ancak. Söz, söylendi mi bir, erişir
Sessizliğe. Ancak biçimle, düzenledir ki
Sözler olsun, müzik olsun erişir
Durağanlığa, nasıl bir Çin vazosu durmadan
Sürekli kımıldarsa durağanlığında.
Değil durağanlığı kemanın, notalar sürdükçe,
Değil yalnız bu, ama birlikte varoluş,
Ya da tut ki son, önceler başlangıcı,
Ve son ve de başlangıç hep oradaydılar
Başlangıçtan önce de, sondan sonra da.
Ve hepsi, hep şimdidir. Sözler zorlanır
Çatırdar, bazan da kopar, yük altında,
Gerilim altında, sürçer, sıvışır, yiter,
Anlaşılmazlıktan çürür de duramaz yerinde,
Durmaz ki durağan. Haykıran sesler
Azarlaya küçümseye ya da yalnız dırdır ile
Onlara saldırır hep. Çöldeki Kutsal Söz'e
En çok saldıran ayartıcı seslerdir,
Ağlayan gölge cenaze dansında,
Şamatacı ağıdı yaslı Şimera'nın.

……Düzenin ayrıntıları harekettir,
On-adım dans figüründeki gibi.
İsteğin kendisi harekettir
Kendi içinde istenmese de;
Aşkın kendisi hareketsizdir,
Ancak nedeni ve sonu hareketin,
Ölümsüz, ve istemeksizin
Saymazsak evrelerini zaman
Bir sınır haline konmuştur
Arasına olmayanla olanın.
Birden bir günışığı demetinde
Tozlar bile uçuşurken
Yükselir gizli kahkahası orada
Yaprak aralarındaki çocukların
Hemen şimdi, buraya, şimdi, hep
Gülünçtür o çorak üzgün zaman
Uzanmakta önceye ve sonraya.



Çev: Suphi Aytimur / T.S.Eliot
Çorak Ülke-Dört Kuartet / Adam Yayınları

Hiç yorum yok: